BATI TRAKYA SORUNU |
GUNCEL TARİH KONULARI |
KÜRT SORUNU : |
ERMENİ SOYKIRIMI: |
EGE SORUNU : |
KIPRIS HAREKATI: |
BATI TRAKYA SORUNU |
SİNOP FACİYASI: |
Bati Trakya Neresidir?
Yunanistan'in Dogusundaki en uç noktasi olup, Dogu Trakya (Meriç Nehri Sinir), Güney Bulgaristan (Rodop Daglari) ve Makedonya Bölgesi (Karasu Nehri) ile komsudur. Ayrica güneyinde Ege Denizi bulunmaktadir. "Bati Trakya Hükümet-i Müstakilesi" Hükümeti kuruluna kadar tek bölge olarak anilan Trakya: Karadeniz, Marmara Denizi ve Balkan-Rodop daglari arasinda kalan arazi parçasinin tümünü içermekteydi. Günümüzde Trakya: Dogu ve Bati olmak üzere iki kisma ayrilarak anilir. Dogu Trakya, bugünkü Türkiye'nin Avrupa kitasindaki arazisini teskil eder. Bunun disindaki kismi ise tamamen Yunanistan sinirlari içinde kalan Bati Trakya'dir. 1913' te kurulan "Bati Trakya Hükümet-i Müstakilesi" hudutlari esas alindiginda, bir kismi Yunanistan' in, diger bir kismi da Bulgaristan' in hudutlari içinde kalmaktadir. Bati Trakya'nn Kisa Bir Tarihçesi M.Ö. 2000 - M.S. 1200: Bati Trakya'nin bilinen tarihi Traklar'in bölgeye yerlesmesiyle baslar. Daha sonra M.S. 1361 yilina kadar Bati Trakya'da Iskitler, Persler, Galliler, Daklar, Alanlar, Makedonlar, Atinalilar, Dogu Romalilar hakimiyet kurmuslardir. Bati Trakya' ya Iskit Türkleri'nden baska, sirayla M.S. 4. yy'da Hunlar, 5. yy'da Avarlar, 9. yy'da Peçenekler, 11. yy'da ise Kumanlar Türk boyu olarak bölgeye yerlesmis ve hakimiyet sürmüslerdir. 1363 - 1913: Bati Trakya'da 550 yillik bir Osmanli Imparatorlugu hakimiyeti . 03-04/03/1878: Ayastefanos Andlasmasi ile bölgenin, Bulgaristan'a birakilmasi ile ilgili kararin alinmasi. Sonraki gün Rodop Türk Muvakkat Hükümeti'nin kurulmasi. 10/08/1913: Balkan Ülkeleri arasinda yapilan Bükres Andlasmasi ile bölgenin Bulgarlar'a birakilmasi. 31/08/1913: Garbi Trakya Hükümeti Muvakkatesi'nin kurulusu. Bu hükümet 25/10/1913'te yönetimi kaybetmistir. Ilk Türk Cumhuriyeti kurmus olan bu hükümet Osmanli Imparatorlugu ile iliskisini keserek görev yapmistir. 29/09-14/11/1913: Osmanli Bulgar görüsmeleri sonunda imzalanan Istanbul Andlasmasi 29/09/1913 ile bölgenin Bulgarlara birakilmasi. 02/10/1913 Garbi Trakya Hükümeti Müstakilesi'nin ilani. 01-14/11/1913 Atina Andlasmasi ve 3 numarali protokolünün Yunanistan tarafindan imzalanmasi. Protokolün 15. maddesi ile azinlik özel okullari taninmis, egitim azinlik dilinde yapilacagi hükmü getirilmistir. "Not: Bati Trakya 1913-1918 yillari arasinda fiilen ve hukuken Bulgar egemenliginde kalmistir." 30/07/1915: Garbi Kurtulus Komitesi'nin kurulusu. 27/10/1917'de dagilmistir. 10/11/1918: Garbi Trakya Komitesi'nin kurulusu. Komite 22/05/1920 tarihine kadar mücadelesini sürdürmüstür. 20/10/1919: Müttefiklerarasi Bati Trakya Türk Hükümeti' nin kurulusu. "Not: 23/05/1920'de faliyetlerine son verilmistir." 27/11/1919: Müttefiklerle Bulgaristan arasinda Neuilly Andlasmasi'nin imzalanmasi ve Müttefiklerin yönetimi ele alisi. Bu yönetim 23/05/1920'ya kadar sürmüstür. 22/05/-10/08/1920: Yunanistan'in 04/10/1919'da Baslattigi Bati Trakya isgalini tamamlamasi. 25/05/1920 Bati Trakya Devleti Muvakkatesi'nin kurulusu. (Lozan Andlasmasi ile son bulur.) 10/08/1920 Müttefikler ile Yunanistan arasinda Trakya Andlasmasinin imzalanisi. Bu andlasma ile Trakya'nin Yunanistan'a resmen devri gerçeklesmistir. Azinliklarin koruma altina alindigi Yunanistan tarafindan kabul edilmistir. 30/01/1923: Yunan ve Türk Halklarinin Mübadelesine iliskin sözlesme ve protokolün imzalanmasi. Bu mübadele kanunu Istanbul Rumlari ile Bati Trakya Türklerini gayri mübadil saymaktadir. 24/07/1923: Lozan Andlasmasi'nin imzalanmasi ve günümüze kadar gelen süreç. BATI TRAKYA TÜRKLERINE YÖNELIK INSAN HAKLARI Uluslararasi üne sahip insan haklari örgütü "Helsinki Watch"’in Bati Trakya Türkleri’yle ilgili raporunu göre Yunanistan’in Bati Trakya bölgesinde yasayan Türklerin maruz kaldigi insan haklari ihlalleri konusunda ayrintili bir analiz içerirken, raporda, bu etnik azinligin insan haklarinin çignendigini gösteren yeni olaylardan örnekler verildi. Rapora göre: · Yunan Devleti’nin, ülkede hiçbir etnik veya ulusal azinlik olmadigina iliskin politikasi devam etmektedir. Örnegin, Haziran 1998’de, Türk ögretmen, bir "Türk" okulunda çalistigini açikladigi gerekçesiyle, bir yil boyunca görevinden alindi. · Bati Trakya’daki Türk azinlik, bir etnik veya ulusal azinlik olarak taninmayisini, Yunanistan’daki durumlarinin iyilestirilmesi yolunda duran en büyük engel olarak algilamaktadir. · Yunan Hükümeti, azinligin egitimine, sosyal etkinliklerine ve sosyal esenligine destek veren Vakiflar kurumunun yönetimi konusunda, sürekli olarak ortaya bürokratik engeller atmaya devam etmektedir. Yunan Devleti, ayrica, azinlipa ait bina ve camilerin insaati ve onarimlarina da sayisiz bürokratik zorluklar çikarmaktadir. · Yunan Devleti, Bati Trakya’da Türk azinligin egitsel ilerlemesini ihmal etme politikasini sürdürmektedir. Azinlik mensuplarinin çocuklarinin devam ettigi okullara atanan ögretmenlerin vasiflarinin yetersiz oldugu bilinen bir gerçektir. Bu okullarda kullanilan ders kitaplari oldukça demode ve eski bilgilerle doludur. Hem Türkçe, hem de Yunanca olan bu okullarda, Yunanca ders kitaplari, Yunancanin, Türk azinlik çocuklari için, üçüncü degilse de, ikinci dil oldugu gerçegi gözardi edilerek hazirlanmaktadir. Bunun sonucu olarak da, sinifta kalma orani giderek artmakta, Türk ögrencilerin egitim düzeyi de giderek düsmektedir. · Azinligin egitim düzeyini bilinçli olarak düsük tutma politikasinin bir sonucu olarak, Türk ögrencilerin okullarini bitirmesinden sonra, uygun isler bulmasi son derece güçlesmektedir. Dolayisiyle, istihdam haklari böylece kisitlanmis olmaktadir. · Yunan Devleti’nin Türk azinliktan sürekli kuskulanmasi ve azinlik mensuplarini yakin takipte tutmasi, bu insanlarin ifade özgürlügünün çignenmesi sonucunu da dogurmaktadir. Türkiye bu sorunlara çözüm bulunmasi için uzun zamandan beri diyalog ve müzakereleri savunmustur. Türkiye böyle bir süreci baslatabilmek için Yunanistan'a defalarca diyalog çagrisinda bulunmus, ancak olumlu yanit alamamistir. Türk yaklasiminin aksine, Yunanistan bu sorunlarin çogunun varligini reddeden yararsiz bir politika izlemektedir. Bu sorunlarin birkaç tanesinin varligini kabul ederek digerlerini gözardi etmek ve seçiçi bir tavirla, çözüm için sadece bir yolu savunmak geçerli seçenek degildir. Böyle bir yola basvurmak süphesiz diger sorunlari çözümsüz birakacaktir. Türk-Yunan iliskilerinin düzelmesinin ve bu karisik sorunlarin çözüme kavusturulmasinin sadece Türkiye'ye bagli degildir. Türkiye, Yunanistan ile ortak bir anlayisa varabilmek için her türlü gayreti göstermektedir. Nitekim AB öncülügünde olusturulan ve her iki ülkenin sivil uzmanlari tarafindan tüm sorunlara egilinmesini öngören "Akil Adamlar" heyetine verdigi destek, Temmuz 1997 tarihli Madrid Deklarasyonu'nun hayata geçirilmesi için sarfettigi çabalar, iki ülke arasindaki Ege sorunlarinin barisçil yollarla çözümünü öngören 12 Subat ve 11 Mart 1998 tarihli öneriler ve son olarak Ege'de güven artirici önlemler ile ilgi- li "Mutabakat Muhtirasi"ni uygulama karari, Türkiye'nin iyi niyetli ve yapici gayretlerinin örnekleridir. YunanIstan'dakI Azinlik Haklarinin IhlalI I- Bati Trakya Türk Azinligi1.Genel Bati Trakya Türk Azinligi' nin nüfusunun 150.000 civarinda oldugu tahmin edilmektedir. Lozan belgelerine göre, 1923 yilinda 129.120 olan Bati Trakya Türk nüfusu bölge nüfusunun % 68'ini teskil ederken, bugün 150.000 nüfusla bölge nüfusunun ancak % 35'ini olusturmaktadir. Lozan Antlasmasi'nin imzalandigi tarihte ve Lozan Konferansi belgelerine göre toprak mülkiyetinin % 84' üne sahip olan azinligin bugün sahip oldugu toprak orani ise % 20'ler civarindadir. Yunanistan, göç ettirmek veya asimile etmek suretiyle Bati Trakya Müslüman Türk Azinligi'ni tamamen eritmek için unsurlari asagida sunulan stratejiyi uygulamaktadir: - Azinligi Türk, Pomak ve Çingenelerden mütesekkil homojen olmayan bir topluluk olarak tanimlayip azinligin bölünmesine zemin hazirlamak. - Azinligi münhasiran dini kimligi ile taniyip etnik kimliginin, dolayisiyla Türkiye ile baglarinin zayiflatilmasi ve böylece yukarida isaret olunan bölünmeyi gerçeklestirmek. - Azinligin ekonomik gelismesini engellemek ve sosyal güvenlik ve dayanismasini sarsmak suretiyle göçü özendirmek. Bu politikanin araçlari ise sunlardir: - 11 Haziran 1998 günü bir yasayla iptal edilen Vatandaslik Kanunu'nun 19. maddesi yürürlüge girdigi 1955 yilindan bu yana sistemli olarak Türk Azinlik nüfusunun "kabul edilebilir" bir düzeyde tutulmasi için kullanilmistir. Bu yasayla 60.000 civarinda Bati Trakyali Türk'ün vatandasligina son verilmistir. - Azinligin asimile edilmesini kolaylastiran yasak bölge uygulamasi - Tasinmaz edinmeyi denetleyerek azinligin güçlenmesini önlemek, kamulastirmalar yoluyla azinligi topraksizlastirmak. A. Yunan Vatandaslik Yasasinin Iptal Edilen 19. MaddesiYunan Vatandaslik Yasasinin 19. maddesinin hükmü aynen söyle idi: "Yunan olmayan kökenden bir kisi geri dönme niyeti olmaksizin Yunanistan'dan ayrilirsa, bu kisinin Yunan vatandasligini yitirdigine hükmedilebilir. Bu hüküm, yurtdisinda dogmus ve oturmakta olan Yunan-olmayan etnik kökenli kisilere de uygulanir. Ana-babasindan ikisi birden veya hayatta olani vatandasligini yitirmis olan resit olmayan çocuklardan yurt disinda yasayanlar da vatandasligini yitirmis olarak ilan edilebilir. Vatandaslik Konseyinin ayni yönde alacagi karara dayanarak bu konuda Içisleri Bakani hüküm verir." Bati Trakya Türk Azinligi mensuplarini vatandasliktan çikarmak için kullanilan bu madde, Yunan vatandaslari arasinda "etnik kökenlerini" kistas alarak, "Yunan asilli olanlar ve olmayanlar" seklinde ayirim yapmaktaydi. Bu maddeyle vatandasliktan iskat edilenler kendilerine bir tebligat dahi yapilmadan, keyfi biçimde vatantandasliktan çikarilmislardir. Soydaslarimiz vatandasliktan çikarildiklarini sinir kapilarinda ögrenmis, haklarinda alinan karara itiraz edebilmeleri için Yunanistan'a giris yapmalarina dahi izin verilmemistir. Bu sekilde Yunan vatandasligi kaybettirilen soydaslarimizin sayisinin 60.000 civarinda bulundugu tahmin edilmektedir. 11 Haziran 1998 tarihinde Yunanistan Parlamentosu Vatandaslik Yasasi'nin 19'uncu maddesinin iptal edilmesine karar verdigini açiklamistir. Bununla birlikte, Yunan Hükümeti, binlerce vatansiz soydasimizin beklentilerinin aksine, yasa iptalinin geriye dönük etkisi olmadigini, yani vatansiz soydaslarimizin gaspedilen vatandasliklarinin iade edilmeyecegini bildirmistir. B. Bati Trakya'daki Yasak Bölge UygulamasiBati Trakya'yi Bulgaristan sinirina paralel sekilde dogu-bati yönünde kateden bir hattin kuzeyinde kalan, 20-30 km. genisliginde ve yaklasik bölgenin üçtebirini kapsayan ve içinde münhasiran soydaslarimizin yasadiklari yer soguk savas döneminde "askeri yasak bölge" ilan edilmistir. Dönemin Milli Savunma Bakani Arsenis 1995 yilinda Bati Trakya'yi ziyareti sirasinda askeri yasak bölgenin kaldirilacagini açiklamistir. Askeri kontrol noktalarinin ve bölge disinda yasayan Yunan vatandaslarinin bölgeye giris-çikislari için izin alinmasi kosulunun kaldirilmis olmasina ragmen Arsenis'in bu beyanini gerekli yasal düzenleme izlememistir. Halen yasak bölgeyi ziyaret etmek isteyen yabanci uyruklularin yerel güvenlik makamlarindan izin almalari gerekmektedir. Komünist sizmalari önlemek için ihdas edilmis olan yasak bölgenin bugün azinligin bir bölümünü digerinden ve dis dünyadan tecrid etmek için uygulandigi kuskusuzdur. Zira, 1980'li yillarin basindan beri tehdidin kuzeyden degil batidan geldigini savunan PASOK hükümetlerine göre bu bölgenin varlik nedeni bu tespitin yapildigi tarihten itibaren sona ermis olmasi gerekirdi. C. Sinir Bölgesi uygulamasi: Bati Trakya'nin da içinde bulundugu Yunanistan topraklarinin yarisindan fazlasi 1938 tarih ve 1366 sayili yasayla sinir bölgesi olarak ilan edilmis ve bu bölge içinde tasinmaz alip-satmak isteyen Yunan vatandaslarinin ilgili vilayetlerde bu amaçla kurulmus bulunan bir komisyondan izin almalari zorunlulugu getirilmistir. 4-5 yildir Azinlik bireyleri arasinda veya Yunan kökenliden Azinlik bireylerine tasinmaz satisina seçici olarak izin verilmeye baslanmistir. Ancak, izinlerin verilmesinde aylari bulan uzun bekletmeler gibi caydirici önlemler sürdürülmektedir. 2.YunanIstan'in Lozan Andlasmasi ÇerçevesIndekI Azinlik Haklari IhlallerI a) Egitim Yunanistan ile Türkiye arasinda 1953 yilinda varilan bir mutabakat çerçevesinde her yil karsilikli olarak Bati Trakya ve Istanbul'a 25 ögretmen gönderilmesi öngörülmüs, daha sonra 1955 yilinda ögretmen sayisi 35'e çikartilmistir. Ancak, aradan geçen süre zarfinda Yunanistan, Bati Trakya Azinlik okullarina Türkiye'den gönderilecek ögretmen sayisini re'sen giderek azaltmis ve sadece 16 ögretmen için vize vermeye baslamistir. b) Din Yunanistan'in laik bir ülke olmamasi nedeniyle dinsel kurumlarin günlük yasamda yargisal, sosyal bir islevi bulunmaktadir. Bati Trakya Türk Azinliginin din ve vicdan özgürlük ve haklariyla din kurumlari Lozan Andlasmasi'nda genel ifadelerle düzenlenmistir. Bati Trakya Türk Azinliginin din kurumlarini düzenleyen metin 1913 Atina Muahedenamesidir. Bu Antlasma hükümleri 1920 tarih ve 2345 sayili yasa ile Yunan hukuk sisteminin bir parçasi haline getirilmistir. Yasaya göre, Bati Trakya Türk azinligi dinsel kurumlarini kendi özgür iradesiyle olusturmakta ve müftüleri seçim yoluyla görevlendirmektedir. |
©2001 BİRSEY.COM |